Enflasyon hedeflerinde yapılan revizyona ilişkin ekonomistlerden gelen görüşler şöyle:
‘ARTIK ENFLASYON HEDEFLEMESİNDEN BAHSEDİLEMEZ’
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü Öğretim Görevlisi Ferhat Emil: Enflasyon hedeflemesinin başından beri gerçekçiliği sorgulanıyordu. Son açıklamalar, ‘Madem ki hedefi tutturamadık, o zaman kayan hedefler belirleyelim’ der gibi oldu. Her şeyden önce enflasyon hedeflemesi hem Merkez Bankası’nın hem hükümetin ortaklaşa belirlediği bir hedefti. Bu hedeften sapma her ikisinin de kredibilitesini ciddi şekilde zedelemiştir. Artık enflasyon hedeflemesi diye bir şeyden bahsetmek mümkün değil. Zaten bana kalırsa artık hedef belirlemiyorlar, sadece tahmin yayımlıyorlar. Bir anlamda ‘oynak enflasyon hedeflemesi’ gibi bir şey oldu. Hedefi tutturamayınca hedefi oynatıyor, hedefi attığınız merminin önüne getiriyorsunuz. Fiilen enflasyon hedefi anlamını kaybetmiş durumda.
‘BU YIL YÜZDE 10’UN ALTINA İNMESİ ZOR’
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ercan Uygur: Merkez Bankası enflasyon hedeflemesine seçenek oluşturacak başka bir para politikası uygulayamıyor. Uygulayabilse enflasyon hedeflemesinde vazgeçerdi. Para politikası seçeneği yok. Yeni hedefler daha gerçekçi ama 2009’da şu anda enflasyonu artıran dışsal ve içsel etkiler geçmiş olacak mı? Bu hedeflerin arkasında bu etkiler en azından azalmış olacak varsayımı var. Bu da bir belirsizlik. Bazı şeyler 2009’da geçmemiş olabilir. Özellikle dışarıda petrol fiyatlarının düşmeyeceği beklentisi yerleşiyor; ‘gıda konusu daha uzun süreli olabilir’ deniliyor; içeride yerel seçimler var ve onun getirdiği sonuçlar olabilir. Ayrıca bu hedefler, mali programın varsayımı ile uyumlu mu? Bunu bilmiyoruz. Bu yıl sonunda enflasyonun yüzde 10’un altına olması çok zor. Bunun üstünde ne kadar olacağı ise bir çok dışsal gelişmeye bağlı.
MB direnemedi, enflasyon hedefi sil baştan
‘MB’YE KREDİBİLİTE MALİYETİ OLACAK’
Goldman Sachs Ekonomisti Ahmet Akarlı: Hedeflerdeki revizyonun Merkez Bankası’na bir kredibilite maliyeti olacak. Bizim görüşümüze göre, bu durum gelecekte de hedef revizyonu olasılığını artırdı ve TCMB’nin enflasyonla mücadelede inandırıcılığını kanıtlamasını daha zor hale getirdi. TCMB’nin bir kredibilite testine tabi olacağı ve yeni hedeflerini tutturabilmek için ekstra temkinli olmak zorunda kalacağı açık. Ancak orta vadede ciddi enflasyon riskleri var. Bizim modelimiz enflasyonun 2008 sonunda yüzde 10 civarında, 2009’da yüzde 8.5 civarında kalacağına işaret ediyor ve riskler ise yukarı yönlü görünüyor. Öte yandan, mevcut politik atmosferde maliye politikalarından daha fazla sapma ve yapısal reformlara direnç gelmesi riski var. Dolayısıyla enflasyonun hedeflerin çok üzerinde kalma olasılığı halen mevcut, bu nedenle de enflasyon bekleyişlerini iyice sabitlemek için para politikasının daha da sıkılaşması gerekir. TCMB’nin Haziran’da 50 baz puan ile başlayarak Ekim’e kadar toplam 150 baz puanlık faiz artırımı yapmasını
bekliyoruz.
’2010 HEDEFİ İDDİALI GÖRÜNMÜYOR’
Deutsche Bank EMEA Başekonomisti Arend Kapteyn: Şaşırtıcı olan, Merkez Bankası tarafından birkaç hafta önce öngörüsünde belirtildiğinin aksine, revizyonu 3-4 ay önce yapması. Banka, 2009 sonrası için bir nokta hedefi koymaktan ziyade enerji ve gıda fiyatlarının yapısal bir değişikliğe uğrayabileceği ve hedefi bir defa daha revize etmenin zararlı olacağı varsayımı ile aşağı yönlü bir eğim patikası konulması. Bu revizyon orta vadeli enflasyon hedeflerinde 1.5 puanlık bir artışa işaret ediyor ve 2010 hedefi iddialı görünmüyor, ancak enflasyon beklentileri ve ücret görüşmelerini kesin bir çıpaya oturtmak, kademeli olarak hedefe yaklaşma süreciyle fazla bağdaşmıyor. Merkez Bankası, enflasyon patikasında yeni sapmalar olması durumunda tahmin edilenden daha önce parasal sıkılaşmaya gidebileceğini göstermiş oldu.
‘MB GEREKİRSE AGRESİF FAİZ ARTIRIMINA GİDEBİLİR’
HSBC Bank Stratejisti Fatih Keresteci: TCMB açık bir şekilde bu adımın daha gevşek bir politika sinyali olmadığını vurguluyor. Üstelik, güncellenen hedeflerin enflasyon beklentilerini bozmasını sınırlamak amacıyla olası sapmalara karşı simetrik olmayan bir yaklaşım sergileyeceği de belirtiliyor. Yani, TCMB’nin sıkı para politikası uygulamaya devam edeceği ve gerekli gördüğü durumda agresif oranda bir faiz artırımına gideceği izlenimini ediniyoruz. Ancak, mevcut ortamda, güncellenen hedeflerle birlikte ölçülü ve kademeli faiz artırımlarını uzun süre uygulayacağı beklenmemelidir. Enflasyon raporundaki ‘sene ortasına kadar ölçülü ve kademeli faiz artırımı... sonrasında uzun süre sabit faiz’ politikası korunacaktır. Ancak, güncellenen hedefler ile birlikte daha uzun süren bir faiz artırım döngüsü düşünülmemelidir. Sadece, döviz kurlarında sert hareketler olduğu durumda TCMB’den agresif faiz artırımları beklenmelidir. Bu görüşümüze göre kısa vadede döviz kurları üzerinde yukarı yönlü bir baskı olabilir. Ancak, TCMB’nin simetrik olmayan tepki gösterme ihtimali nedeniyle döviz kurlarındaki yukarı yönlü baskının kalıcı olmayacağı kanaatindeyiz (siyasi ya da yurt dışı kaynaklı risklerin değişmeyeceği varsayımı altında).